Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye'nin gururu olan yerli ve milli E5000 serisi lokomotiflerden E5003'ün ilk ticari seferini başarıyla tamamladığını duyurdu. Geçen ay TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğüne teslim edilen lokomotif, gerekli testlerden başarıyla geçtikten sonra hizmete girdi.

Yerli Lokomotifin Başarılı İlk Seferi

E5003, Eskişehir'in Hasanbey ve Sazılar istasyonları arasında 125 kilometrelik bir mesafeyi kat ederek, 617 ton yük taşıdı. Bu sefer, Türkiye'nin demir yolu teknolojisindeki ilerlemesinin ve milli bağımsızlığının önemli bir göstergesi oldu. Yüksek performanslı çekiş sistemi ve enerji verimliliği ile dikkat çeken E5000 serisi lokomotifler, ülkemizin sürdürülebilir ulaşım hedeflerine de önemli katkı sağlayacak. Bakan Uraloğlu, 2002'den beri yerli demir yolu ekosisteminin oluşturulması için aralıksız çalıştıklarını ve bu başarının bu çabaların sonucu olduğunu vurguladı. TÜRASAŞ'ın ürettiği lokomotiflerin sadece taşıma araçları olmadığını, aynı zamanda Türkiye'nin demir yolu sanayisindeki milli gücünün kanıtı olduğunu da belirtti.

Milli Teknoloji ve Yerlilik Oranı

Bakan Uraloğlu, TCDD işbirliği ile geliştirilen bu teknolojinin yerlilik oranının her geçen gün arttığını ve ülkemizin lokomotif teknolojisinde kendi sistemlerini üretebilen sayılı ülkeler arasında yer aldığını açıkladı. Bu proje, Türkiye'nin mühendislik gücünün ve bilgi birikiminin uluslararası arenada da kabul gördüğünün bir göstergesidir. E5000 serisi lokomotiflerin üretimi, Türkiye'nin demir yolu altyapısının güçlendirilmesine ve uluslararası rekabet gücünün artmasına önemli ölçüde katkı sağlayacak. Proje, ülkemizin demir yolu sektöründeki bağımsızlığının ve teknolojik yetkinliğinin altını çiziyor.

Sürdürülebilir Ulaşım Hedefleri

Ülkemizin sürdürülebilir ulaşım hedeflerine ulaşmak için stratejik öneme sahip olan bu proje, hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük faydalar sağlayacaktır. Enerji verimliliği yüksek olan E5000 serisi lokomotifler, yakıt tüketimini azaltarak karbon ayak izini de düşürecektir. Bu da Türkiye'nin iklim değişikliği ile mücadelesine önemli bir katkı sağlayacaktır. Projenin gelecekteki aşamaları ile yerlilik oranının daha da artması ve daha fazla sayıda yerli lokomotifin üretilmesi bekleniyor. Bu gelişme, Türkiye'nin demir yolu sektöründeki küresel rekabet gücünü de artıracaktır.