Türkiye'nin ilk İklim Kanunu, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Büyüme yolunda önemli bir adım. İklim değişikliği kaynaklı afetlere karşı dirençli şehirler oluşturmayı, yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik etmeyi ve biyoçeşitliliği korumayı amaçlıyor. Peki, bu kanun tam olarak neleri kapsıyor? İşte merak edilen 14 soru ve yanıtları:
İklim Kanunu'nun Amacı ve Kapsamı
İklim Kanunu neden gerekli? İklim değişikliği, giderek artan afetlerin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Bu kanun, iklim krizinin yıkıcı etkilerini en aza indirmeyi, iklime dirençli şehirler inşa etmeyi, afet risklerini azaltmayı ve yeşil büyüme hedefini gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Biyoçeşitlilik ve doğal kaynakların korunması, su ve gıda güvenliğinin sağlanması, orman ve yeşil alanların artırılması, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve dışa bağımlılığın azaltılması gibi birçok önemli konuyu kapsıyor. Kanun, ekonomik büyüme ile çevresel sürdürülebilirliği bir araya getirerek gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyor. Ayrıca, enerji, sanayi, ulaştırma gibi sektörlerin yeşil dönüşüm sürecine entegre olmasını sağlayacak düzenlemeler içeriyor.
Yerel ve Ulusal Düzeyde Alınacak Tedbirler
Kanun, yerel yönetimlerin de aktif rol almasını öngörüyor. Her ilde Vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak ve il bazlı eylem planları oluşturulacak. Bu planlar, su yönetimi, arazi tahribatının önlenmesi, temiz teknolojilerin kullanımı ve afet risk yönetimi gibi konuları ele alacak. Ulusal düzeyde ise, Türkiye Yeşil Taksonomisi ve Türkiye Emisyon Ticaret Sistemi gibi mekanizmalar devreye girecek. Bu sistemler, yeşil yatırımları teşvik edecek ve sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefliyor. Ayrıca, kamuoyu farkındalığını artırmak için eğitim ve bilinçlendirme programları düzenlenecek. Eğitim müfredatları güncellenecek ve yeşil iş gücü yetiştirilmesi desteklenecek.
Yanlış Anlaşılan Noktalar ve Gerçekler
İklim Kanunu, tarımsal faaliyetleri bitirmeyi veya yapay gıda sistemlerini getirmeyi amaçlamıyor. Aksine, organik tarımı ve sürdürülebilir hayvancılığı destekliyor. Vatandaşlardan karbon vergisi alınması da söz konusu değil. Kömür ve petrol kullanımının tamamen kaldırılması da hedeflenmiyor; ancak temiz enerji kaynaklarına geçiş teşvik edilecek. Karbon ayak izi düzenlemeleri ise kurum ve kuruluşların üretim süreçlerinde enerji verimliliğini artırmalarını ve temiz teknolojiler kullanmalarını öngörüyor. Bireysel özgürlükleri kısıtlayıcı herhangi bir madde bulunmuyor.